5 Temmuz 2011 Salı

Medyanın dayanılmaz hafifliği ve hortum sülo! (Gecmise yolculuk! Özgür Politika 16.07.2000 )



Tarlabaşı Bulvarı’nda bulunan, ve her cuma gittiği Ağa Camii’nde, cuma namazlarında bile adam okşamayı iş edinen hortum sülo’yu çamaşır suyu bile temizleyemez.

DURSUN KAZAN

Nam-ı diğer hortum sülo’yla ilgili röportajı 3 gündür  yayınlayan Sabah Gazetesi ve Bozacı Vardar(!) bu işi ilk kez yapmıyor. Daha önce de yargısız infaz memuru(!) Mete Altan’ı da aklamaya çalışan röportajlar yayınlayan Bozacı Vardar Ahmet, o zamanlar aslında Mete Altan’ın kimseyi yargısız infaza kurban etmediğini, gencecik insanlar kendilerinin kurşunların üzerine atladığını, bu yüzden de öldüklerini, işkence denilen şeyi ise hiç yapmadığını, bunların da bir iftira ve karalamadan ibaret olduğunu, hatta cunta başı netekim paşanın(!) verdiği ödülü arkadaşları işkence davasında yargılanırken kabul etmediğini utanarak da olsa yazıp çizmişti. Şimdi de CNN Türk’de, gözaltına alınan insanlara işkence yaparken çekilen görüntüleri yayınlandık sonra, bir anda şöhreti yakalayan işkenceci hortum sülo (Mağdurları nezdinde zaten şöhretli bir kişiliğe sahipti. Görüntüye gerek yok.) aklama çalışmalarına hız verdi. Bu yetmemiş olmalı ki Beyoğlu’na çıkıp bir de anket çalışması yapıp, imzalı resim dağıtan bozacılıktan emekli, işkencecileri koruma derneği üyesi Vardar Ahmet(!), hordum sülo’nun Beyoğlu esnafı ve halkı tarafından ne kadar çok sevildiğini kanıtlama çabası ve uğraşı içinde. Eski dostu için kendini paralayan, bu kerameti kendinden makbul Gazeteci(!) Vardar Ahmet. Öyle sanıyorumki Vardar Ahmet’in her gün milletin ensesinde boza pişiren, “oraya gelirsem enseni patlatırım” demeleri yetmemiş olcak ki kendine ek işler almaya başlamış. Çiçek pasajında milletin çanına ot tıkadıkdan sonra oturup hortum sülo’yu seviyoruz kampanyaları düzenleyen, röportaj yaptığı insanlara aslında o Emniyet Müdürü olmalı dedirten Vardar Ahmet. Böylesi bir röportajı yayınlayan Sabah Gazetesi’nin bu duruma çanak tutması basın ahlakı, etik değerler açısından da önemli ve çarpıcı bir durumdur. İşkence yapmanın aslında bir zorunluluktan kaynaklandığını ifade eden sayın Vardar, “Ne yapsınlar, polis suçluyu yakalıyor, suçlu konuşmuyor, ne yapabilirler, yakaladığı insanları biraz hırpalıyorlar (sadece hortumla ıslatıyor o kadar) ve ancak konuşturabiliyorlar. Başka bir seçenekde yok” mantığı içinde ele alan Vardar, eski dostunu cansiperhane savunabiliyor. Helal olsun, dost dediğin böyle olur. İşkencenin savunulabilir hiçbir haklı nedeni olamaz. Taksim ve çevresinde yaptığı röportajlarda, hortum’un taksim ve beyoğlu halkı tarafın sevildiğini söylemek kadar yalan ve asparagas habercilik olamaz diyemiyoruz. Herhalde yılların polis gazetecisi yalan yazmaz(!). Hortum Sülo’nun da dediği gibi çok çalışanın çok hatası olur. Hatta küçük bir anekdot; Tarlabaşı Bulvarı’nda bulunan, ve her cuma gittiği Ağa Camii’nde, cuma namazlarında bile adam okşamayı iş edinen hortum sülo’yu çamaşır suyu bile temizleyemez. O zaten işkence yapmayı sevmez, sadece insanları hortumla okşarken, dozu biraz kaçırmış olabilir. Vardar Ahmet’in de röportajında bahse konu olan “dayak cenetten çıkma” sözünü tartışmak bile istemiyoruz. Çünkü Padişah Abdülhamit’in işkenceci başı 7-8 Hasan Paşa’nın torunları olmanın hakkını veriyorlar. Röportajında seyrettiği ilk işkenceyi de anlatan  Vardar Ahmet, kişiliği konusunda bizi epeyce bilgilendirdiğini bilmem söylemeye gerek varmı?

Özgür Politika 16.07.2000

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar