9 Eylül 2011 Cuma

Sıradaki Kim?



Ortadoğu’daki ayaklanmaya dair sıranın kime geleceği pek belli değilmiş gibi; sıradaki kim diye soruyor iki yüzlü kapitalist dünya. Yalan, dolan, bin bir dolapla iktidarını sağlama almaya çalıştıkça, isyanla ve isyancılarla karşı karşıya kalıyor. Küçücük bir ayaklanmanın İngiltere’yi hatta Avrupa’yı nasıl korkuya boğduğunu gördük. Batılı kapitalist devletler kendi yarattıkları bu yıkımın ayarına er ya da geç varacaklar... Bunu bildikleri için kendi krizlerini Ortadoğu’ya ihraç ederek zaman kazanmak istemektedir.

İsyan bir kez başlamaya görsün, nerde başlayıp nerde biteceğini kimse kestiremez. Hemen her yerde Libya’da, Suriye’de ve Arap yarımadasında olup biteni yazıp çiziyorlar. Diktatörleri, kendi halkları nasıl yerle bir ediyor, diye; duy da inanma cinsinden. Kimsenin Türkiye’nin, İsrail’in barbarlığından bahsettiği yok. Onları gelişmiş batı demokrasinin örneklerinden sanırsınız. Türk ve İsrail devleti isyan halkasının son durağıdır ve batıya açılacak olan ilk pencere olma adayı olarak bir süredir  birbiriyle yarışır gibidir... Bu yüzden yıkılıp parçalanması ne kadar geciktirilirse, batı Avrupa ve Amerika, o kadar uzun yaşayacağının farkındadır.

İşgale tepkiyi bertaraf etme politikası

İsrail ile iplerin koparılması kocaman bir yalandan başka bir şey değildir. Haluk Gerger, “Türkiye ile İsrail arasında bir rekabet söz konusu. İkisi de çok yönlü krizlerle uğraşan ülkelerin rekabeti de yıkıcı oluyor. İkisinin ekonomisi de dışarıdan gelen mali desteğe dayalı. Biri Filistinlilerle diğeri Kürtlerle olan mücadelesini ekonomik, askeri ve tarihsel açıdan kaybediyor. Ülkelerin temel payandası, temel dayanağı ABD ve Batı” dedi. Durum bu olunca insan sormadan edemiyor, İsrail’i koruyan füze kalkanları Türkiye’de inşa edilirken bu zulmün iki yüzü köprüleri nasıl atmıştır? İşte bu belirsizdir. Erdoğan’ın son açıklamaları gösteriyor ki koparılan bir ilişki de yoktur... Bir bardak suda koparılan fırtınanın, gerçeği yansıtmadığıdır. Acaba İsrail üzerinden Güney Kürdistan’ın işgali pazarlık konusu mu yapılmaktadır?! Bu vesileyle İsrail sıkıştırılarak Güney Kürdistan’a girecek olan Türkiye’ye karşı oluşacak tepkinin yumuşatılması, hatta göz yumulması beklentisi mi amaçlanmıştır. Bu pencereden baktığımızda, Türk devletinin, Güney Kürdistan’ı işgal etmenin gerekçelerini bu yolla hazırladığı riski dikkate alınmalıdır.

Egemenlerin korkusu

Kürdistan’da ve İsrail’de yüzbinlerin katıldığı gösteriler yapılmaktadır. Egemenler için asıl tehlike burada gizli... Egemen güçlerin asıl korkusu Kürdistan’da ve İsrail’de ayağa kalmış kitlelerin iktidarları yıkıp geçmesidir. Bu yüzden Kürt hareketi ezilirse bazı sorunları aşmak çok daha kolay görünüyor. Sokağa inecek olan şiddetin farkında olmayan bazı aklıevvel köşe yazarları, Kürtleri topyekûn imhadan yana yazılar yazarak iktidara güç ve destek vermektedir. İhtiyacını duyduğumuz özgürlük, adalet, savaşa karşı kendilerini kalkan olarak siper eden Kürt anneleriyle yan yana durmasının, anarşist duyarlılığın, anti militarist vicdani reddin bir adım daha ilerisidir. Kürtlerle dayanışma içinde olmak, bir yandan da dünyadaki diğer anti militarist grupların da desteğinin sağlanarak dünya gündeminde kamuoyu oluşturulmasıdır. Anarşi taleplerin değil yaşamın bir meselesidir; o yüzden anarşistler devlete savaş açmış bir halkın yanında olmak, onunla omuz omuza olmak zorundadır. Dayanışma ruhu siyasi kaygıları da ortadan kaldıracağı gibi önyargılarında yıkılmasına yardımcı olacaktır.

Dursun KAZAN Özgür gündem 10.09.2011 09:06

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar